IQNA

Modern dünyada mümince yaşamak buhran yaratıyor

14:44 - October 04, 2022
Haber kodu: 3477680
Modernite döneminden sonra İslam dünyası modern dünyada yaşamaya uygun varlıkbilimsel, bilgibilim ve insanbilimsel bir sistem oluşturamadı ve halen bu krizle karşı karşıyayız.

Tahran Üniversitesi'nde felsefe profesörü olan Bijen Abdül Kerimi, “İran’da İslam’ın Geleceği” toplantısında, İslam ile ilişkimizi koparmamıza neden olacak yeni akılcılık ve sekülerizme yönelmenin mümkün olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi. Bu soruyla ilgili yaptığı açıklamanın özeti aşağıda yer almaktadır:

Tartışmanın yaklaşımı felsefi bir tartışmadır. Felsefeden kastettiğim, gürüngübilim (fenomenolojik) olarak metafizik ve metafizik tarihi ile uğraşmaktır. Burada  dünyadaki metafizik tarihinde meydana gelen gelişmeler arasında, mevcut tartışmamıza yardımcı olacak bazı noktaları vurgulayacağım.

Nihilizme hiçbir şekilde katılmıyorum ve hiçbir şekilde manevi olanı mevcut dünyadan uzaklaştırmaya çalışmadım ve asla İslam'dan uzaklaşmayı istemiyorum. Bilakis İslam âşıklarına ve din ile ilgilenenlere din meselesinin günümüz dünyasında ne gibi yeni özellikler bulduğuna dikkat etmelerini hatırlatmak isterim.

Hatta tüm geleneksel dini kurumlara ve tüm İslami söylemlere niyetimin zarar vermek olmadığını söylemek istiyorum . Belki de günümüzün anlamsız dünyasında inanç ve manevi düşüncenin cevherini savunup koruyabilmemiz için dini değerleri ve kategorileri yeniden tanımlamaya yardım etmek istiyorum.

İlk başta İslam’ın geleceğinden bahsederken hangi İslam’dan bahsettiğimi soruyorlar. İran’daki İslam? Suudi Arabistan’daki İslam? IŞİD'in İslamı? Hangi tefsirle? Bu önemli bir konu. Siyasi düzeyde İslam’ın çeşitli yorumlarını beyan etmek istediğimizde sorun, çeşitli yorumları nasıl sınıflandıracağımızdır.

İlk nokta, modernitenin ve postmodern dünyanın gelişiyle birlikte dünyanın büyük ölçüde değiştiği ve eski dünyaların sona erdiğidir. İkinci nokta benim bakış açım tarihseldir. Bir sonraki nokta, İran’da İslam’dan bahsettiğimizde, İran’ın kaderi İslam dünyasından bağımsız değildir ve İslam dünyasının durumu da dünyanın durumundan bağımsız değildir. Ayrıca dünyada dinin geleceğini tartışmak da zordur. Ve bu konudaki düşünme, düşünen kişinin durumlarıyla yakından ilgilidir.

Heidegger ve Nietzsche metafiziğin sonunu ilan ettiler. Her iki filozof Yunan felsefesi geleneğinin dünyayı anlaşılır kılamayacağını gösterdi. Bu durumda dünyada gelecek düşüncesi nasıl olacak? Gelecekteki düşüncenin hangi özellikleri olacak? İslam’ın geleceğini böyle bir çerçevede düşünebiliriz.

Batılı insan iki büyük tarihsel deneyim yaşadı. Bunlardan biri Orta Çağ’dır. Orta Çağ tecrübesi ile teoloji sistemlerinin görüşü, nasıl bir kadere neden oldu? Din savaşı, kilisenin tekelleşmesi, bilimle yüzleşme, Galileo'nun yargılanması vs. bu nedenle Batılı insanoğlu aydınlanmaya ve kendi kendini temellendirmeye yönelmiş ve kiliseye karşı tepki göstermiştir.

Dünya savaşından sonra nükleer silahların patlaması, insan ve doğa arasındaki ilişkinin bozulması, sera gazlarının artması, nükleer silahların patlama tehlikesi, kapitalist sistemin egemenliği ve hayatın metalaşması, çağın insanını modern çağın sistemlerine karşı karamsar hale geldi. Tüm teoloji sistemleri güvenilmez hale geldi. Bugün dünya metafizik bir krizle karşı karşıya.

Düşünme durumu, siyasi kategorilerle ve siyasi iktidarla ilgili sınırlı olmayıp  bu küresel durumun hükümetlerin değişmesiyle değişmesi söz konusu değildir.

Tüm teoloji sistemlerine karşı şüpheciliğin olduğu bir durumda, dualizmden arınmış bir kültüre ulaşmak için temel sağlanır. Çağımızda, Aydınlanma aklı temelinde şekillenen sekülerizm  düşüncesinin yanı sıra mezhepsel teolojik sistemler de sona ermiştir. Mevcut durumda, Orta Çağ inancı ile Aydınlanma dönemi aklı arasında var olan çelişki sarsılmış ve yeni bir düşünce biçimi için imkân sağlanmıştır.

4054016

captcha