IQNA

Avrupa’da ırkçılık yeniden tırmanışta!

12:11 - October 08, 2022
Haber kodu: 3477720
İtalya’da aşırı sağ olarak nitelendirilen ve başını, ırkçı İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin lideri Giorgia Meloni’nin çektiği ittifakın son seçimleri kazanması yeniden Avrupa’daki ırkçı yükselişe dikkatleri çekti.

İtalya’da aşırı sağ olarak nitelendirilen ve başını, ırkçı İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin lideri Giorgia Meloni’nin çektiği ittifakın son seçimleri kazanması yeniden Avrupa’daki ırkçı yükselişe dikkatleri çekti. Gerçi, son seçimlerin İtalya’nın tarihindeki en düşük katılımlı seçim olduğu söyleniyor ama yine de ırkçı zihniyetin önemli bir atak gerçekleştirmesi Avrupa’da ırkçı zihniyetin adeta bir bulaşıcı hastalık gibi yayılma sürecinde olduğunu gösteriyor.

Avrupa medyası ırkçı kesimi genellikle “aşırı sağ” olarak nitelendirmek suretiyle kısmen imaj kurtarma operasyonu gerçekleştirmektedir. Çünkü ırkçılık bir dönem ciddi şekilde tartışıldı ve insanlık nazarında ahlaki yönden mahkum edildi. Özellikle Hitler’in nazizmi ile Mussolini’nin faşizmi sadece ahlaki açıdan değil hukuki açıdan da mahkum edildiği için Avrupa’da ırkçılığın yeni atağının bu ideolojilerle kök bağlantılarının çok fazla ortaya çıkmaması ve göze batmaması için “aşırı sağ” nitelendirmesi tercih ediliyor.

Bu tanımlamada “aşırı” her ne kadar itici mahiyetini korusa da, “sağ” nitelemesi ile o kavram kısmen yumuşatılmış olmaktadır. Fakat bizce, asıl isabetli olan tanımlama “ırkçılığın hortlaması”dır.

Medyanın “aşırı sağ” olarak nitelediği ittifakın başını çeken Meloni ise seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmesinde İtalya halkının “merkez sağ” bir hükümet istediği iddiasında bulunarak “aşırı” nitelemesini kabul etmediği mesajı vermeye çalıştı.

Avrupa’daki ırkçı yükseliş en başta Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslüman topluluklar açısından tehlike oluşturmaktadır. Bir dönem Avrupa’daki ırkçılığın taraftarlarına gaz vermek için kullandığı en önemli malzeme yahudi düşmanlığıydı ve bu antisemitizm olarak nitelendiriliyordu. Ancak zaman içinde antisemitizm mahkum edildi ve hukuki açıdan da “suç” kategorisine dahil edildi.

Uluslararası siyonizm bunu günümüzde siyasi ve ideolojik hesapları için de kullanabiliyor ve İsrail işgal rejiminin zulüm uygulamalarına yönelik eleştiri ve tepkileri de “antisemitizm” çerçevesine sokmaya çalışıyor. Bazı ülkelerde bu konuda başarılı olduğu da görülmektedir. Özellikle Almanya’da yahudi düşmanlığı ile İsrail karşıtlığı aynı çerçevede ele alınıyor.

Siyonizmin yönlendirdiği medya araçları ve lobiler aynı zamanda ırkçı hareketlerin mensuplarını gaza getirme ve tahrik için gösterilen hedefi değiştirmek amacıyla büyük bir çaba harcadı ve bunda da büyük ölçüde başarılı oldular. Zaman içinde “İslamofobi” adında, büyük ölçüde kurgulara dayalı olgu ortaya çıkarıldı. Böylece ırkçılığın hedefine de İslam ve Müslümanlar yerleştirilmiş oldu. O yüzden ırkçılığın yükselişi birinci derecede Avrupa ülkelerindeki Müslüman toplulukları tehdit etmektedir.

İslamofobi yer yer eleştirilere konu olsa da Avrupa ülkeleri şimdilik bundan kaynaklanan hukuksuz olayların önüne geçme amaçlı bir düzenleme yapmaya istekli görünmüyor. Bunda son dönemde Avrupa’da ırkçılığın tırmanışa geçmesinin rolü olduğunu sanıyoruz. Siyasi oluşumlar ırkçılığa meyilli kitlesel tabanı kendilerinden çok fazla uzaklaştırmamak için “İslamofobi” kaynaklı saldırgan tutumlar karşısında en azından pasif kalmayı tercih ediyorlar. Siyasi amaçlı bazı sözlü eleştirileri olsa da bunu fiile dönüştürme yönünde bir girişimde bulunmak istemiyorlar.

Avrupa’daki ırkçı temayülün İslam coğrafyasına ve özellikle de Türkiye’ye “yabancı düşmanlığı” şeklinde yansıması da endişe ve utanç verici bir durumdur. Ama ne yazık ki son dönemde Avrupa’daki ırkçı tırmanışın Türkiye’deki yabancı düşmanlığını hayli etkilediği bir realite olarak karşımızda duruyor. Bu konudaki tahrikler zaman zaman tehlikeli ve korkutucu saldırganlıklara da sebep olabilmektedir.

Kaynak: Yeni Akit

Sonuç itibariyle, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının tırmanışa geçmesi tüm insanlığın zor bir sınavla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Irkçılığın ve yabancı düşmanlığının tırmanışta olması, insan hakları temelli çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarına da büyük sorumluluklar yüklemektedir.

captcha